Sayfanın konusu ile ilgili soru ve cevaplar kısaca
Fil Vak'ası Tarihi : (M. 571 Yılında)
Fil olayi nerede olmuştur: Suidi Arabistan Mekke
Kabeyi yıkmaya gelen fil ordusunun komutanı kimdi : Ebrehe
Fil olayını anlatan sure : Fil Suresi
Fil Suresi Hakkında Mekke döneminde inmiştir. 5 âyettir. Sûre, fillerle donanmış
ordusuylaKâ’be’yi yıkmaya gelen Ebrehe’nin helâk edilişinden bahsettiği için bu
adı almıştır.
Ebabil Kuşları Hangi surede geçer : Fil Suresi
Fil Olayı !!!
Siyer alimlerinin bildirdiğine göre: Ebrehe benzeri görülmemiş bir kilise
yaptırıp: "Arap hacılarının haclarını buraya çevirmedikçe geri durmayacağım"
dedi.
Araplar bunu öğrenince, birisi gidip kilisenin içine pisledi.
Ebrehe buna çok kızdı ve Ka'be'ye gidip onu yıkacağına yemin etti.
Ebrehe yola çıktı. Fil de yanındaydı. Mekke'ye varınca malları yağmaladı.
Arkadaşlarından birine Mekke halkının liderini ara bul ve ona:
-Biz sizinle çarpışmak için gelmedik. Ancak şu Beyt'i (Ka'be'yi) yıkmağa geldik
de, dedi.
Ona Mekke halkının lideri olarak Abdulmuttalib gösterildi. Arkadaşı, Ebrehe'nin
dediklerini Abdulmuttalib'e bildirdi. Abdulmuttalib de şu cevabı verdi:
-Vallahi, biz onunla çarpışmak istemeyiz. Zaten, bizde, buna yetecek güç de
yoktur. Bu, Allah'ın Beyt-i haramıdır ve Halil'i (dostu) İbrahim'in Beyti'dir.
Eğer, Allah Beyt'ini ondan korursa, o kendi Beyt'idir.
Daha sonra Abdulmuttalib Ebrehe'ye götürüldü. Ebrehe ona ikramda bulunup
saygıda kusur etmedi. Ebrehe:
- Arzun nedir? diye sordu. Abdulmuttalib:
- Dileğim: Ebrehe'nin ele geçirdiği ikiyüz devemin bana geri verilmesidir,
dedi. Ebrehe tecrümanma:
- Ona şöyle söyle: Seni gördüğüm zaman hoşuma- gitmiştin. Benimle konuşunca
gözümden düştün.
Çünkü sen, yıkmak için geldiğim, senin dinin ve atalarının dini olan Beyt'i
bırakıp götürdüğüm ikiyüz deven hakkında benimle konuştun da, Beyt hakkında
benimle hiç konuşmadın, dedi. Abdulmuttalib:
- Ben develerin sahibiyim, Beyt'in de sahibi yardır. Onu, koruyacak O'dur, dedi.
Abdulmuttalib Kureyş'in yanına gitti. Onlara, Ebrehe'nin askerlerinin
zararlarından korunmak için Mekke'den çıkıp dağ başlarına ve kuytu yerlere
dağılmalarını emretti. Sonra kalkıp Ka'be'nin halkasından tuttu ve şöyle dedi:
"Rabbim! Onlara karşı sadece seni istiyorum. Rabbim! onlardan yardımını esirge.
Beyt'in düşmanı senin de düşmanındır. Onların emelerine engel
ol. Bir kul bile evini barkını sakınır, korur.
Sende buraya konanları, hürmeti tehlikeye uğramış olanları koru.
Onların haçları ve kuvvetleri, Yarın, senin kuvvetine asla üstün gelemeyecektir.
Onlar beldelerinin topluluklarım ve bir de Fili çektiler, getirdiler, Iyaline
hakaret etmek için.
Hileleriyle -cahillikleri yüzünden- senin koruna kasdettiler. Senin celalini ve
büyüklüğünü gözetmediler. Eğer, sen onları Ka'bemizle başbaşa bırakacak olursan,
O da senin bileceğin bir iştir."
Daha sonra Ebrehe Mekke'ye girmeye hazırlandı. Fili de hazırladı. Nafeyl ibn
Habib el-Has'ami gelip filin kulağına: Mahmud! Çök! Geldiğin yerden dön. Çünkü
sen, Allah'ın haram olan beldesindesin, dedi ve fil kendini yere attı.
Nufeyl koşarak dağa gitti. Kalkması için file vurdular. Fil ayağa kalkmadı.
Filin yönünü Yemen'e doğru çevirdiklerinde hemen kalktı. Yönünü Mekke'ye
çevirdiklerinde yere çöktü.
Yüce Allah, kırlangıçlara benzeyen kuşlar gönderdi. Her kuş biri gagasında,
ikisi de ayaklarında olmak üzere, nohut ve mercimek büyüklüğünde üçer taş
taşımaktaydı. Taşlar dokunduğu herkesi öldürüyordu.
Ebrehe'nin askerleri geldikleri yolu takip ederek kaçmaya başladılar. Nerede
olsalar, dağlarda ve ovalarda ölüyorlardı.
Ebrehe'nin vücudu bir hastalığa yakalandı. Parmakları döküldü. Onu San'a'ya
götürdüler. Vücudu civciv kadar kalmıştı. Kalbi parçala-nıncaya kadar ölmemişti.
İşte bu yılda, Rasulullah (s.a.v.) doğdu. [99]
tbn Kuteybe şöyle demiştir: Rasulullah'ın (s.a.v.) Fil yılında doğduğunda
insanlar ittifak etmişlerdir.
Hakim ibn Hizam, Huveytıb ibn Abdiluzza ve Hassan ibn Sabit
bunu gözleriyle görmüşlerdir. Bunların hepsi altmış yıl cahiliye devrinde
altmış yıl da islanıi devirde yaşamışlardır. Şairler bu konuda, gözle
gördüklerim söylemişlerdir.
Bunlar arasında cahiliye devrinde yaşayan Nufeyl ibn Habib de vardı.
Habeşistanlılar Mekke'ye giden yolu kendilerine göstermesi için onu tutmuşlar, o
da bir yolunu bularak onlardan kaçmıştı.
Nufeyl bu arada şu şiiri söylemişti:
"Ey Rudeyne! Sana bizden selam söylenmedi mi?
Bu sabah, biz size: Gözleriniz aydın olsun dedik.
O Muhassab'ın çakıllı derenin yanında
Bizim gördüğümüzü görseydin,
Her halde beni mazur görürdün.
Bir takım kuşlar görüp üzerimize atılan taşlardan korktuğum zaman Allah'a
hamdettim.
Sanki, üzerimde, Habeşlilere bir borcum varmış gibi,
Herkes Nufeyl'i sorup duruyordu."
Umeyye İbn Ebi's-Salt da şu beyitleri söylemişti:
Şüphe yok ki, Rabbimizin ayetleri apaçıktır.
Onlar hakkında, katı inkarcı olanlardan başkası tartışmaz.
Rab, Muğammis'te Fili tuttu yürütmedi.
Fil, böğründen vurulup yaralanmış,
Ayakları tutmaz olmuş gibi süründü.
92) Hz. Aişe (r.a.) şöyle demiştir:
"Ben filin sürücüsüyle seyisini Mekke'de her ikisinin de gözleri kör, kütürüm
bir halde halktan yiyecek dilenirlerken gördüm." [100]
îbn Kuteybe şöyle demiştir: Fil olayında kuşları musallat eden ilaha delil
vardır. İlah bunu, beğendiği kimseleri üstün kılmak, beğenmediklerini de helak
etmek için yapmıştır. Bunu Kureyş'in galip gelmesi için yapmamıştır. Çünkü
onlar, kitapları olmayan kafirlerdi. Habeşli-lerin ise kitapları vardı.
Bununla kastedilenin Muhammed'in tevhide davet eden birisi olduğu açıktır.
93) Yine Hz. Aişe'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Ben, Mekke'de filin
sürücüsüyle seyisini gözleri kör ve kütürüm bir vaziyette ek-mek parası
dilenirlerken gördüm." [101]
Kaynak : Abdurrahman İbnü’l-Cevzi, Ashâbın Dilinden Peygamberimizin Hayatı
Muhammet Yazıcı Anlatımıyla, Fil Vakasi - Ibn-i Hisam 6. Ders