2 Ağustos 2017 | 23:19:39

BEYNE'L-HAVFİ VE'R-RECA



İnsanın korku ile ümit arasında olmasını ifade eden bir deyimdir. Kur'ân'da insanın Allah'ın azabından korkması (Nûr, 24/52) ve rahmetinden de ümitvar olması (Bakara, 2/218) istenmiştir.



Allah kendisini hem rahmet ve mağfiret sahibi hem de azap edici olarak tanıtmıştır: "...Şüphesiz Rabb'ın insanların zulümlerine karşı mağfiret sahibidir, fakat Rabb'inin azabı da çok şiddetlidir." (Ra'd, 13/6),

"İyi biliniz ki Allah'ın cezası çok şiddetlidir ve gerçekten Allah, çok bağışlayan, çok merhametli olandır." (Mâide, 5/98),

"(Ey Rasûlüm!) kullarıma haber ver; ben gerçekten çok bağışlayan, çok merhamet edenim ve gerçekten benim azabım da çok acıtıcı bir azaptır." (Hicr, 15/49-50),

"Âhirette şiddetli azap, Allah'tan mağfiret ve rıza vardır." (Hadîd, 57/20)



Bu âyetler insanın korku ile ümit arasında olmasını ön görmektedir. İnsan Allah'ın azabından korkacak ama rahmetini de umacak, ümitsiz olmayacak fakat ilâhî azaptan da tamamen güven içinde bulunmayacaktır (A'râf, 7/97-99). İkisi arasında dengeli olacaktır.



Peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s.), Allah'ın rahmet ve azabının çokluğunu şöyle bildirmiştir:

"Mü'min, Allah katındaki azabı bilseydi cennetini ummazdı. Kâfir de Allah'ın rahmetini bilseydi cennetinden ümit kesmezdi." (Müslim, Tevbe, 23. III, 2109),

"Allah, cennet için; sen benim rahmetimsin, cehennem için de sen de benim azabımsın" demiştir (Buhârî, Tevhîd, 25. VIII,186).



Kur'ân'da peygamber ve sâlih insanların korku ve ümit arasında olduğu, "korkarak ve umarak Allah'a dua ve ibâdet ettikleri" (Enbiyâ, 21/90; Secde, 32/16) bildirilmiştir.



Allah'ın rahmetinden ümit kesmek de azabından güven içinde olmak da mü'mine yakışan bir davranış değildir. Bunu ancak, kâfir, sapık ve hüsrana uğrayanlar yapabilir (Hicr, 15/56; Ankebût, 29/23; A'râf, 7/97-99).

(İ.K.)



(bk. Havf, Reca)



🖋 Yazar :Sevdali1
Mesaj: 1000+



Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group