⏳ 11 Aralık 2013 | 15:29:48
|
Yarışmayı, zikir ehli olanlar kazanır. Nitekim Müslim’in Sahih’inde Ebû Hüreyre şöyle anlatmaktadır: Hz. Peygamber (s.a.v.) Mekke yolunda yürüyordu. Cümdân[20] denilen bir dağın yanından geçince: “Yürüyün, işte Cümdân; müferridler öne geçti” dedi. “Müferridler kimdir? Ey Allah’ın resulü!” dediler. “Allah’ı çokça zikreden erkekler ve kadınlar” buyurdu.
Hadiste geçen müferridler, ya muvahhidler (tevhid ehli olanlar) ya da tek ve birinci olanlar anlamındadır.[21]
* İmam Ahmed’in Müsned’inde, Ebü’d-Derdâ’dan rivayet edilen bir hadiste Allah resulü (s.a.v.) sahabelerine: “Size, en hayırlı amelinizi haber vereyim mi? O amel, melikinizin katında en temiz, derecenizi en çok yükselten, sizin için altın ve gümüş infak etmekten daha hayırlı, düşmanınızla karşılaşıp boyunlarını vurmanız ve onların boyunlarınızı vurmalarından daha üstündür” buyurdu. “Nedir o? Ey Allah’ın resulü!” dediler. “Yüce Allah’ı zikretmektir” buyurdu.[22]
* Şu’be, Ebû İshak’tan rivayet ediyor. el-Eğarr’ın şöyle söylediğini işittim: Şahitlik ederim ki, Ebû Hüreyre ve Ebû Saîd, Allah resulünün şöyle söylediğine şahitlik ettiler: Bir topluluk Allah'ı zikretmek için oturunca, melekler mutlaka onların etrafını sarar ve Allah'ın rahmeti onları bürür; üzerlerine sekine iner ve Allah onları yanındakilere (büyük meleklere) anar.[23]
[21] İbn Arabî der ki: Müferrid, dini bilgiye sahip olunca bunları uygulamak için insanlardan uzaklaşan, emir ve yasakları gözeterek yalnız başına kalan kişiye denilir. el-Ezherî ise der ki: Müferridler, insanlar arasında Allah’ı çok zikretmekle bilinen kimselerdir. Kurtûbî de der ki: Allah resulünün (s.a.v.) ‘İşte Cümdân’ dedikten sonra bunu zikretmesinin özel bir anlamı vardır. Cümdân, o bölgede tek olan ve çevresinde kendisine benzer bir dağ olmayan bir dağdır. Bu dağ Allah resulüne müferridleri hatırlatmış, onların da bunun gibi benzersiz olduklarını bildirmiştir. Doğrusunu Allah bilir.
[22] Bu hadis, sahihtir. Ahmed, 5/195; Tirmizî, 3377; İbn Mâce, 3790; Hakim, 1/496; Beyhakî, Şuabü’l-iman, s. 519. Hakim, bu hadisin sahih olduğunu söylemiş, Zehebî de ona muvafakat etmiştir.
[23] Müslim, dua ve zikir, 6718; Tirmizî, 3378; İbn Mâce, 3791.