Orucun Tutma Vakti Nezamandır
Orucun vakti, imsâk vakti dediğimiz fecr-i sâdık zamanından, akşam güneşin
batışına kadar olan müddettir.
Orucun başlama ve bitme zamanı hakkında şübhe ile zannın hükümleri ayrıdır.
Şöyle ki:
* Fecrin (imsâk vaktinin) başlayıp başlamadığında şübheye düşen kimse için,
yiyip içmeyi terk etmek efdaldir.
Bununla beraber yiyip içecek olsa, orucu sahihtir. Ancak sonradan, fecirden
sonra da yiyip içtiği kesinlikle
anlaşılırsa, orucu bozulmuş olur. Gününe gün kazâ etmesi gerekir.
* Oruçlu kimsenin, güneşin battığı hususunda şübhe içinde iken iftar etmesi
helâl olmaz.
İftar edip de sonradan işin gerçeği anlaşılmazsa, üzerine sadece kazâ lâzım
gelir.
Fakat güneşin batmasından evvel iftar ettiği sonradan kesin şekilde meydana
çıkarsa, keffâret de lâzım gelir.
* Güneşin battığı zannıyla iftar eden kimse ise, sonradan güneş batmadan evvel
iftar ettiğinin farkına varırsa,
üzerine sadece kazâ lâzım gelir. Demek ki imsâk vaktinin girip girmediğini iyice
kestiremeyen kimse için,
yeme içmeyi terkederek bir an evvel oruca başlamak ve güneşin battığını tam
kestiremeyen kimse için de, hemen orucu bozmamak ihtiyat îcabıdır.
Farz olan orucun vakti,
Ramazan ayının günleridir.
Oruç ay takvimine göre tutulur. Bilindiği gibi kameri aylar güneş takvimindeki
aylara göre on gün önce gelir.
Böylece Ramazan orucuna her yıl on gün erken başlandığından Ramazan ayı yaklaşık
33 yılda sıra ile yılın bütün mevsimlerini dolaşmış
ve oruç tutacağımız zamanlar da değişmiş olur. Bu durum, müslümanın değişik
mevsimlerde oruç tutmasını ve dolayısıyla her mevsimin
zorluklarına kendini alıştırmasını ve yoksulların çeşitli mevsim şartlarında
çektikleri sıkıntıları anlamasını sağlar. Bilindiği gibi dünya üzerinde
bölgeler arasında önemli farklar vardır. Meselâ; Kuzey yarım kürede kış iken
güney yarım kürede yaz hüküm sürmektedir.
Eğer oruç, güneş takvimine göre belirli bir mevsimde tutulsaydı, bazı
bölgelerdeki müslümanlar ömür boyu soğuk mevsimde oruç tutarken
bazıları daima sıcak günlerde tutacak, aynı şekilde müslümanların bir kısmı
daima uzun günlerde oruç tutarken, bir kısmı da
kısa günlerde tutmuş olacaktı. Böylece bazı müslümanlar orucu her zaman
kolaylıkla tuttuğu halde bazıları da daima güçlük içinde tutmak zorunda
kalacaktı.
Orucun, yılın bütün mevsimlerini sıra ile dolaşan kameri bir ayda (Ramazanda)
tutulması ile bu sakıncalar ortadan kalkmıştır.
Kaynak : İslam ilmihali.