Bir insana namazin farz olmasi için üç sartin bulunmasi lazimdir.Bunlar:
Namazın rükünlerinden veya şartlarından herhangi birinin eksikliği durumunda
namaz bozulur. Namazın bozulmuş olacağı fâsid veya bâtıl tabirleriyle ifade
edilir. Rükün ve şartların eksikliği dışında ayrıca kaçınılması, yapılmaması
gereken bazı durum ve davranışlar vardır ki, bunların hepsine birden "müfsidât-ı
salât" (namazı bozan şeyler) denir.
Namazı bozan şeyler şu şekilde gruplandırılabilir:
Namazı Bozan Şeyler Davranışlar.
1.Namazda konuşmak.
Namazda gerek bilerek gerekse yanılarak veya yanlışlıkla konuşmak namazı bozar.
Konuşmak, birine seslenmek, hitap etmek şeklinde olabileceği gibi birine selâm
vermek, merhaba demek, verilen selâma sözlü olarak karşılık vermek veya aksırana
"yerhamükellah" veya "çok yaşa" demek şeklinde de olur. Bu gibi durumlarda namaz
bozulur. Bunların bilerek, isteyerek yapılması ile yanılarak veya yanlışlıkla
olması arasında fark yoktur. Namaz kılarken, namazda olduğunu unutarak,
dalgınlıkla birinin selâmını diliyle, meselâ "aleykümü's-selâm" diyerek almak
namazı bozar. Hz. Peygamber'in ismi anıldığında salavat getiren kimsenin de
namazı bozulur. Aynı şekilde cevap kastıyla Kur'an'dan bir âyeti okumak da
insanlarla konuşma kapsamına gireceği için namazı bozar. Meselâ iyi bir haber
duyduğunda "el-hamdülillah", kötü bir haber duyduğunda "İnnâ lillahi ve innâ
ileyhi râciûn", hayret verici bir şey duyduğunda "sübhânellah" ve girmek için
izin isteyene girmemesini anlatmak üzere "Tilke hudûdullâhi felâ takrebûhâ"
(Bunlar Allah'ın sınırlarıdır; sakın girmeyin) âyetini okuyarak mukabele etmek
namazı bozar.
Namazda dua mahalli olan son oturuşta insanların gündelik ve sıradan
konuşmalarına benzer tarzda dua etmenin de namazı bozacağı söylenmiştir. Buna
göre meselâ "Ey Allahım, bana baklava, börek yedir; falan hanımla evlendir?"
şeklinde dua etmek namazı bozar. Fakat insanların gündelik konuşmalarını
andırmayacak şekilde yapılan dualar namazı bozmaz (Aşağıda bu konuyu "Namazda
Türkçe Olarak Dua Edilebilir mi?" başlığı altında açıklayacağız).
2. Amel-i kesîrde bulunmak.
Amel-i kesîr, çok veya aşırı bir davranışta bulunmak demektir. Amel-i kesîr için
net bir sınır çizme imkânı olmamakla birlikte dışarıdan gözlemleyen kişide,
namazda olunmadığı izlenimini verecek davranışta bulunmak şeklinde bir ölçü
getirilmiştir. Bu bakımdan, namazdayken namaza aykırı, namazdaki eylemlere
benzemeyen ve namazla bağdaşmayan bir davranış, namazda olunmadığı izlenimini
veriyorsa amel-i kesîr çerçevesine girer. Bununla birlikte Hz. Peygamber namazda
iken torunlarının sırtına bindikleri, kucağına geldikleri şeklindeki rivayetlere
nazaran, benzer durumlarla karşılaşıldığında, çocukları rencide etmeden,
sarsmadan usulca yere koymak veya kenara çekmekle namaz bozulmaz.
Biriyle musafaha yapmak, el sıkışmak da amel-i kesîr kapsamına girer.
3. Yönü kıbleden çevrilmek.
4. Bir şey yiyip içmek.
Namaza durduktan sonra ağza alınıp yenen şey susam tanesi kadar da olsa namazı
bozar. Fakat namaz öncesinde yediği bir şeyden dolayı dişleri arasında kalan bir
şeyi yutmak namazı bozmazsa da büyük küçük bir şeyi çiğnemek, ağzında gevelemek
namaza aykırı olduğu için namazı bozar. Bu bakımdan sakız çiğnemek veya namaz
öncesi ağzına bir şeker alıp şeker eridikçe yutmak namazı bozar.
5. Özürsüz olarak boğaz hırıldatmak (tenahnuh etmek), öksürmeye çalışmak. Ancak
herhangi bir zorlama olmaksızın doğal olarak öksürmek veya sesindeki hırıltıyı
giderip sesi güzelleştirmek, namazda olduğunu anlatmak ve yanlış okuyan imamı
uyarmak için öksürmek namazı bozmaz.
6. Üf, tüh diyerek bir şeyi üflemek veya bezginlik göstermek ve uf, puf gibi
şeyler söylemek veya ah, oh demek.
7. İnlemek.
Ah çekmek, inlemek normal durumda namazı bozmakla birlikte, huşû ve ibadet
aşkından olursa namazı bozmaz.
8. Gülmek.
Kendisinin duyacağı kadar bir gülme sadece namazı bozar, yakında bulunanların
işitebileceği kadar olursa abdest de bozulur. Bu şekilde gülme, bulûğa ermemiş
çocukların sadece namazını bozar, abdestini bozmaz. Öteki mezheplere göre
namazda kahkaha ile gülmek dahi abdesti bozmaz.
9. Namazda iken göze ilişen bir yazıya bakmakla namaz bozulmaz. Fakat
karşısındaki Mushaf'tan ezberinde olmayan bir âyeti okumak durumunda, Ebû
Hanîfe'ye göre namaz bozulur. Ebû Yûsuf ve Muhammed'e göre ise bu durumda namaz
bozulmaz, fakat Ehl-i kitaba benzeyiş söz konusu olduğu için böyle yapmak
mekruhtur. Hanbelîler'e göre ezbere bilen için mekruh olmakla birlikte,
Mushaf'tan okuyarak namaz kılmak câizdir.
10. Birinci oturuşu, son oturuş zannederek selâm vermek namazı ifsat etmeyip
sadece sehiv secdesi yapmayı gerektirir ise de, kıldığı öğle namazını cuma
namazı veya yatsı namazını teravih zannederek (veya kendisini seferî zannederek)
selâm vermek, namazı kesmek kastı taşıdığı için namazı bozar.
11. Farkında olmayarak veya unutarak yapılmış olsa bile avret yeri açık iken
veya üzerinde namaza mani miktarda bir necâset bulunuyorken bir rükün eda etmek
veya bu durumda iken bir rüknün eda edileceği bir sürenin (üç defa "sübhânellâh"
diyecek kadar süre) geçmiş olması durumunda namaz bozulmuş sayılır.
12. Kendi irade ve ihtiyarı dışında gerçekleşen şu durumlarda da namaz bozulur:
Sabah namazını kılarken güneşin doğması; bayram namazını kılarken zeval vaktinin
olması; cuma namazını kılarken ikindi vaktinin girmesi durumunda namaz bozulur.
Fakat öğle namazını kılarken ikindi vaktinin girmesiyle öğle namazı bozulmaz.
Tertip sahibi olan yani o zamana kadar namazı kazâya kalmamış bir kimsenin, daha
önce kılamadığı bir namazı (fâite) namaz esnasında hatırlaması.
Teyemmüm ile namaz kılmakta iken kullanılması mümkün suyu görmesi.
Özür sahibi olan/mazereti bulunan kişinin özrünün ortadan kalkması.
Mest üzerine meshetmiş olarak namaz kılarken, mesih süresinin dolması durumunda
namaz bozulur. Bu süre mukim için bir gün bir gece, yolcu için üç gün üç
gecedir. Yine, mesih yaptığı mesti ayağından çıkarması durumunda namaz bozulur.
Çünkü üzerine meshettiği mest ayağından çıktığı için abdestsiz konumuna
düşmektedir.
Namaz kılanın önünden geçilmekle namazı fâsid olmaz; geçenin erkek veya kadın
olması arasında fark yoktur. Bu işi bilerek, farkında olarak yapan kişi mükellef
ise günahkâr olur. Mekruh olan geçiş, açık alan ve büyük camiye göre namaz
kılanın secde mahallinden; küçük mescidde ise karşısından geçmektir. Önünden
geçilme ihtimali bulunan yerde namaz kılan kişilerin sütre edinmesi, yani bir
sütunu veya baston, şapka ve şemsiye gibi şeyleri siper edinmesi müstehaptır.
Cemaatle namaz durumunda imamın sütresi, ona uyanlar için de sütre sayılır.
Kâbe'yi tavaf etmek, namaz benzeri bir ibadet sayıldığı için, orada namaz
kılarken tavaf edenlere karşı sütre edinmeye gerek yoktur.
13. Namaz kılarken herhangi bir sebeple abdest bozulursa namaz da bozulmuş olur.
Namaz kılarken bilerek abdest bozucu bir fiil işleyen kişinin namazı bozulur.
Ancak bu iş, namazın sonunda yapılmış ise, kişi kendi fiili ile namazdan çıkmış
sayılacağı için Hanefîler'e göre namaz bozulmaz. Burun kanaması gibi bir özür
durumunda Hanefîler'e göre, bu durumun üzerinden bir rükün eda edecek kadar süre
geçmedikçe namaz bozulmaz. Kişi dilerse, en kısa yoldan yeniden abdest alıp
gelerek namazına kaldığı yerden devam eder, isterse namazını yeni baştan kılar.
(İmama uymuş [muktedî] kişinin namazının hangi durumda bozulacağı konusunda
"Cemaatle Namaz" bahsine ve okuyuş hatalarının namaza etkisi konusunda "Kıraat"
bahsine bakınız.)
Namaz'la ilgili bir ayet.
Kur'an-i Kerim Bakara Sûresinin 45. Ayetinde
Sabrederek ve namaz kilarak (Allah’tan) yardim dileyin. Süphesiz namaz, Allah’a
derinden saygi duyanlardan baskasina agir gelir.