Hz .Hud Aleyhisselam, Yemen’de bulunan Âd kavmine gönderilen peygamber. Nûh
aleyhisselamın oğlu Sâm’ın neslindendir. Bir ismi de Âbir olup, lakabı
Nebiyyullahtır. Kur’ân-ı kerîmde ismi bildirilen peygamberlerdendir.
Yemen’de Aden ile Umman arasında bulunan Ahkâf diyârında doğup yetişti.
Çocukluğundan îtibâren Allahü teâlâya ibâdet etmekle meşgul oldu. Ara sıra
ticâretle de uğraşan Hûd aleyhisselam, gayet şefkâtli ve çok cömertti.
Nûh tûfânından sonra torunlarından biri olan Âd, Yemen’de Hadramut civârında
Ahkâf denilen yerde yerleşti. Âd’ın neslinden gelen insanlar çoğalarak büyük bir
kavim oldular. Bunlara Âd kavmi denildi. Bulundukları belde bereketli bir yerdi.
Bağlar, bahçeler her tarafı sarmış ve İrem Bağları diye meşhur olmuştu.
Oğulları, malları, davarları ve muhteşem sarayları vardı. Güçleri, kuvvetleri,
boyları ve cüsseleri ile meşhur olan bu insanlar, servetlerinin ve maddî
güçlerinin çokluğuna bakarak azdılar ve doğru yoldan, dinlerinden ayrıldılar.
Yeryüzünde büyüklük tasladılar. Allahü teâlâyı unuttular ve çeşitli putlara
tapmaya başladılar. Ellerindeki maddî imkânlarla etrâfa dehşet salıyorlar,
fakîrleri ve diğer kabîleleri zulümleri altında inletiyorlardı. Onları köle gibi
çalıştırıyorlar, çeşitli işkencelerle öldürüyorlardı.
Allahü teâlâ, Âd kavmini doğru yola kavuşturmak için Hûd aleyhisselamı onlara
peygamber gönderdi. Bu hususta Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
Âd kavmine kardeşleri Hûd’u peygamber olarak gönderdik. Hûd (aleyhisselam)
onlara; “Ey kavmim! Allahü teâlâya ibâdet edin. İbâdet edilecek O’ndan başkası
yoktur. Hâlâ O’nun azâbından korkmayacak mısınız?” dedi. (A’râf sûresi: 65).
Hûd aleyhisselam kavmini doğru yola kavuşturmak için tebliğ vazîfesine başladı.
Onları putlara tapmaktan, zulum ve günahlardan tövbe ederek vazgeçmeye ve Allahü
teâlâya şükür ve ibâdete çağırdı. Fakat Âd kavminin insanları, Hûd aleyhisselamı
dinlemeyip, ona karşı kaba ve inkârcı davrandılar.
Hûd aleyhisselam kavminin bu tutumu üzerine; “Eğer doğru yola gelmezseniz,
haberiniz olsun, ben size tebliğ vazîfemi yapıyorum; Rabbim size acı bir azap
gönderir de helâk olursunuz?” buyurdu. Azgın Âd kavmi, Hûd aleyhisselama;
“Mucize getirmeden putlarımızı terk etmeyiz.” dediler. Hûd aleyhisselam onlara;
“İstediğiniz mucize nedir?” diye sordu. Onlar da “Rüzgârı istediğin tarafa
çevir!” dediler. Hûd aleyhisselam dua etti. Allahü teâlâ; “Ne tarafa istersen
elinle işâret et!” buyurdu. O da eliyle işâret edince, rüzgâr istediği
istikâmette esmeye başladı. Büyük kayaların toprak olmasını istediler. Hûd
aleyhisselamın duası ile bu da oldu. Bu mucizeleri gördükleri hâlde inanmayıp
hırçınlaşarak koyunların yünlerinin de ipek olmasını istediler. Hûd aleyhisselam
dua etti. Koyunların yünü ipek hâline geldi.
Âd kavmi, gösterilen mucizelere rağmen inanmadılar. “Sen bizi putlarımızdan
ayırmak için mi geldin? Doğru söylüyorsan, haydi bizi tehdit ettiğin azâbı getir
de görelim!” dediler.
Hûd aleyhisselam kavmini îmâna dâvete devâm etti. Pek az kimse îmân etti. Kavmi
ise hakâret edip kendinden geçinceye kadar dövdü. Kavminin ıslâh olmayacağını
anlayan Hûd aleyhisselam; “Ya Rabbî! Sen her şeyi biliyorsun. Ben onlara
peygamberliğimi bildirdim. Ey Rabbim! Onlara, ders almalarına vesîle olacak bir
musîbet ver?” diye bedduada bulundu. Hûd aleyhisselamın bedduasını kabul buyuran
Allahü teâlâ, Âd kavmine önce kuraklık, kıtlık musîbetini verdi. Üç sene
müddetle akan pınarlar kurudu. Yeşillikler sarardı, soldu. Meşhûr İrem Bağları
yok oldu. İnsanlar bir yudum suya, bir parça ekmeğe muhtaç hâle geldiler.
Hayvanlar susuzluktan telef oldular. Devamlı olarak bunaltıcı kuru bir rüzgâr
esiyordu. İnsanlar ağızlarını güçlükle açıyor, zor nefes alıyordu. Tozdan göz
gözü göremiyordu.
Bu arada Hûd aleyhisselam kavmini îmâna, tövbe ve istigfâra dâvete devâm
ediyordu. Hûd aleyhisselamın kavmine meâlen şöyle dediği bildirilmektedir:
“Ey kavmim! Rabbinizden mağfiret dileyin. Sonra O’na tövbe edin ki, gökten
üzerinize bol bol bereket (ekinleri yetiştirecek yağmur) indirsin ve kuvvetinize
kuvvet katarak sizi çoğaltsın. Günahlarınıza ısrar ederek îmândan yüz
çevirmeyin.” (Hûd sûresi: 52)
Hûd aleyhisselamın bu son dâveti de onların aklını başlarına getirmeye yetmedi.
Hûd aleyhisselama işkenceye ve onu öldürmeye kalkıştılar. Artık onlara azâbın
gelmekte olduğu Hûd aleyhisselama bildirildi. Bir sabah Hûd aleyhisselam îmân
edenleri biraraya topladı. Gün ağarırken ufukta siyah bir bulut belirdi. Bunu
gören Âd kavmi, işte bize yağmur geliyor, dediler. Hûd aleyhisselam “Hayır, o
can yakıcı azâb veren bir rüzgârdır. Her şeyi yok eder.” dedi. Rüzgâr korkunç
bir ses çıkararak vâdiyi kapladı. Son derece hızlı ve soğuk olup, her şeyi saman
çöpü gibi savuruyordu.
Fussilet sûresi 16. âyet-i kerîmesinde, bu rüzgâr “sarsar” (kavurucu rüzgâr);
azâb günleri de “eyyâm-ı nahisât” olarak geçmektedir. Âd kavmi kasırgadan
kurtulmak için tutundukları ağaç ve taşlarla birlikde havaya fırlayarak
paramparça oldular. Hepsi ölüp yere serildiler. Daha sonra rüzgâr bunları
sürükleyip denize attı. Mal ve mülklerinden hiçbir eser kalmadı, helâk olup
gittiler. Âd kavminin helâk oluşu Kur’ân-ı kerîmde meâlen şöyle
bildirilmektedir:
“Nihâyet Hûd’u ve berâberindeki îmân edenleri, rahmetimizle kurtardık ve
âyetlerimizi tekzib ederek, yalanlayarak îmân etmemiş olanların kökünü kestik.”
(A’râf sûresi: 72)
Hûd aleyhisselam ve ona îmân edenler bu şiddetli kasırgada Allahü teâlâ
tarafından muhâfaza edildiler. Kâfirleri helâk eden şiddetli fırtına, onlara
serinletici ve rahatlatıcı hafif bir rüzgâr gibi esiyordu.
Hûd aleyhisselam, Âd kavmi helâk olduktan sonra, kendine inananlarla birlikte
Mekke-i mükerremeye gitti. Kâbe-i muazzamanın bulunduğu yerde ibâdet ve taatla
meşgul oldu ve orada vefat etti. Kabrinin Harem-i şerîf (Kâbe-i muazzamanın
etrâfındaki mescit)te Hicr denilen yerde bulunduğu rivâyet edilmektedir.
Hûd aleyhisselam ve peygamber olarak gönderildiği Âd kavmiyle ilgili olarak
Kur’ân-ı kerîmin A’râf, Hûd, Mü’minûn, Fussilet, Ahkâf, Zâriyât, Kamer, Hâkka,
Şuarâ ve Fecr sûrelerinde bilgi verilmektedir.
A’râf Sûresinin 67 . Ayetinde
Hûd şöyle dedi: “Ey kavmim! Bende akıl kıtlığı yok. Aksine ben âlemlerin Rabbi
tarafından gönderilmiş bir peygamberim.”
Hûd Sûresinin 50 Ayetinde
Âd kavmine de kardeşleri Hûd'u gönderdik. Hûd şöyle dedi: "Ey kavmim! Allah'a
kulluk edin. Ondan başka sizin hiçbir ilahınız yoktur. Siz, sadece iftira
ediyorsunuz."
Hûd Sûresinin 51 Ayetinde
"Ey kavmim! Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, ancak
beni yaratana âittir. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?"
Hûd Sûresinin 53 Ayetinde
Dediler ki: "Ey Hûd! Sen bize açık bir mucize getirmedin. Biz de senin sözünle
ilahlarımızı bırakacak değiliz. Biz sana iman edecek de değiliz."
Hûd Sûresinin 54 Ayetinde
Biz sadece şunu söyleriz: "Seni, ilahlarımızdan biri fena çarpmış."
Hûd Sûresinin 55 Ayetinde
Hûd dedi ki: "İşte ben Allah'ı şâhit tutuyorum. Siz de şâhit olun ki, ben sizin
Allah'ı bırakıp da O'na ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. Haydi hepiniz toptan
bana tuzak kurun, sonra da bana göz açtırmayın."
Hûd Sûresinin 56 Ayetinde
"İşte ben, hem benim, hem sizin Rabbiniz olan Allah'a dayandım. Yer-yüzünde
bulunan hiçbir canlı yoktur ki, Allah, onun perçeminden tutmuş olmasın. Şüphesiz
Rabbim dosdoğru bir yol üzerindedir."
Hûd Sûresinin 57 Ayetinde
"Eğer yüz çevirirseniz; bilin ki ben, benimle gönderileni size tebliğ ettim.
Rabbim (dilerse) sizden başka bir kavmi sizin yerinize getirir ve siz ona bir
zarar veremezsiniz. Şüphesiz Rabbim, her şeyi koruyup gözetendir."
Hûd Sûresinin 58 Ayetinde
Helâk emrimiz gelince, Hûd'u ve beraberindeki iman etmiş olanları, tarafımızdan
bir rahmetle kurtardık. Onları ağır bir azaptan kurtardık.
Hûd Sûresinin 59 Ayetinde
İşte Âd kavmi! Rablerinin âyetlerini inkâr ettiler. Onun peygamberlerine karşı
geldiler ve inatçı her zorbanın emrine uydular!
Hûd Sûresinin 60 Ayetinde
Onlar, hem bu dünyada, hem de kıyamet gününde lanete uğratıldılar. Biliniz ki Âd
kavmi, Rablerini inkâr etti. (Yine) biliniz ki Hûd'un kavmi Âd Allah'ın
rahmetinden uzaklaştı.
Muhammed Emin Yıldırım Hocamızın Siyer Vakfı’nda yapmış olduğu “Âd Kavmine Gönderilen Kardeşleri Hz. Hûd (as)” başlıklı Sîret-i Enbiyâ dersi.
Muhammed Emin Yıldırım Hocamızın Siyer Vakfı’nda yapmış olduğu “Hz. Hûd'un (as) Haber Verdiği Rahmet ve Azap” başlıklı Sîret-i Enbiyâ dersi
Muhammed Emin Yıldırım Hocamızın Siyer Vakfı’nda yapmış olduğu “Hz. Hûd'un (as) Hayatında Değişmeyen İki Gündem Tevhid ve Tebliğ” başlıklı Sîret-i Enbiyâ dersi.